Polikistik over sendromu (PCOS), teorik olarak üreme çağındaki kadınların yaklaşık yüzde onunda görülmektedir. Bu oran ülkeden ülkeye değişiklik gösterebilir. Ülkemizde de net bir istatistik vermek zor olsa da en az yüzde on civarında görülen ve oldukça sık karşılaşılan bir sorundur. Zaten poliklinik başvurularının önemli bir kısmını da bu durum oluşturmaktadır. Özellikle çocuk sahibi olamayan çiftlerde bu oran daha da artmaktadır.
Polikistik over sendromu nedeniyle başvuran hastalar genellikle adet düzensizliği veya çocuk sahibi olamama şikayeti ile gelmektedir. Eğer asıl sorun çocuk sahibi olamamaksa, bu hastalar üreme endokrinolojisi ve infertilite bölümünde değerlendirilmekte, çeşitli tahliller yapılmakta ve uygun şekilde takibe alınmaktadır. Bu hastalar tüp bebek uygulamalarında hem umut verici hem de bazı açılardan zorluk yaratabilen gruptadır. Çünkü çok sayıda yumurtaları olduğu için tüp bebek tedavilerinde elde çok fazla yumurta bulunabilmektedir. Bu da bazı durumlarda farklı sorunlara yol açabilmektedir. Ancak bu, her hastaya hemen tüp bebek tedavisi uygulanacağı anlamına gelmez. Gerekli görüldüğünde tüp bebek ünitesinde takip edilmektedirler. Dikkatli bir tedavi planıyla bu grup hastalarda oldukça başarılı sonuçlar alınabilmektedir.
Polikistik over sendromunda en sık görülen belirtiler arasında adet düzensizliği, kıllanma artışı ve kilo problemi yer alır. Örneğin bazı hastalar başlangıçta adetlerinin çok düzenli olduğunu, miktar olarak da fazla kanama yaşadıklarını ancak sonrasında bu düzenin bozulduğunu ifade ederler. Aslında polikistik overli hastalar genellikle genç yaş grubundan, yani otuz beş yaş altı kadınlardan oluşur. Bu dönemde adet düzensizliği daha belirgin hale gelir. Hastalar sıklıkla iki-üç ayda bir adet gördüklerini veya daha uzun sürelerle hiç adet göremediklerini dile getirirler. Ayrıca, adet gördüklerinde de yoğun bir kanama yaşarlar. Çünkü rahim iç duvarı uzun süre boyunca kalınlaştığından dökülen miktar da fazla olur.
Bu hastalarda öncelikle gebelik ihtimalini ekarte etmek önemlidir. Düzensiz yumurtlama söz konusu olduğu için her adet göremeyen kadına hemen ilaç başlanmaz; önce gebelik testi yapılmalıdır. Adet düzensizliğine ek olarak vücutta tüylenme artışı da polikistik overin önemli belirtilerindendir. Bu durum sadece estetik kaygı nedeniyle değil, hormonal dengesizlik açısından da değerlendirilmelidir. Bizim toplumumuzda, genetik ve ten rengi gibi faktörler nedeniyle tüylenme daha görünür hale gelebilir. Ancak polikistik over sendromu olan hastalarda bu durum daha belirgin olur.
Kilo problemi de bu sendromun önemli bir parçasıdır. Genellikle bu hastalar kiloludur ve bu durum adet düzensizliği ve tüylenmeyle birlikte en sık başvuru nedenlerinden biridir. Bazı hastalar, adet düzensizliğinin geçici olduğunu düşünerek doktora gitmeyi geciktirebilir. Ancak bu, hem tanı hem de tedavi sürecini aksatabilir. Yumurtlama sorunu (anovülasyon) erken dönemde fark edilip tedavi edilmezse sorun kronik hale gelir ve çözümü daha zor bir noktaya gelebilir. Özellikle kilolu ve adet düzensizliği yaşayan hastaların bir hekime başvurması oldukça önemlidir. Çünkü zaman kaybedildikçe başka infertilite nedenleri de sürece dahil olabilir. Oysa ki erken dönemde basit tedavilerle veya sadece kilo kontrolü sağlanarak yumurtlama düzeni yeniden oluşturulabilir ve gebelik elde edilebilir.
Genetik yatkınlık konusu da merak edilen bir diğer noktadır. Polikistik over sendromunda net olarak gösterilmiş bir genetik geçiş olmamakla birlikte, ailesel yatkınlık söz konusudur. Anne, teyze, kız kardeş gibi yakın akrabalarda bu sendromun olması durumunda kişide de görülme riski artmaktadır. Ancak tanı koymak genellikle kolaydır. Adet düzensizliği, kilo fazlalığı, kıllanma gibi belirtilerle gelen bir hastada klinik değerlendirme çoğu zaman tanı için yeterlidir. Daha zayıf hastalarda ise hormon testleri ile tanı koyulabilir. Özellikle androjen (erkeklik hormonları) düzeyleri bu hastalarda artış gösterebilir.
Tedavi süreci kişiye göre değişir. Özellikle çocuk sahibi olmak isteyen hastalarda tedavinin geciktirilmemesi gerekir. Kilo vermek bu sendromun tedavisinde en etkili ve doğal yöntemlerden biridir. Yapılan araştırmalar, sadece ideal kiloya ulaşan hastaların bile bazen hiçbir medikal müdahaleye gerek kalmadan kendiliğinden gebe kalabildiğini göstermektedir. Bununla birlikte diyet ve egzersizin yeterli olmadığı durumlarda bazı ilaçlarla tedavi desteklenebilir. Yumurtlamayı sağlayan ilaçlar (ovulasyon indüksiyonu) ile tedaviye başlanabilir. İlk tercih genellikle ağızdan alınan tabletlerdir. Bu şekilde sonuç alınamazsa aşılama (inseminasyon) yöntemine geçilir. Tüm bu tedavi adımları sonucunda yine gebelik elde edilemezse tüp bebek tedavisine geçilir.
Polikistik overli hastalar tüp bebek tedavisinde özel bir grubu oluşturur. Çünkü yumurta sayısı fazla olduğundan ilaçlara daha duyarlı olurlar. Bu da bazı riskleri beraberinde getirse de doğru doz ve dikkatli izlemle başarılı sonuçlar alınabilir.
Adet düzeni de bu sendromun takibinde önemlidir. Normal adet döngüsü yirmi bir ile otuz beş gün arasında olmalı ve kanama süresi bir ila yedi gün arasında değişmelidir. Özellikle her ay adet görülüyorsa, birkaç günlük sapmalar tolere edilebilir. Ancak sık veya çok az adet görülmesi durumunda bir hekime başvurmak gerekir. Ayrıca kadınların adet takvimi tutmaları önerilir. Bu sayede doktor muayenesinde düzenli bilgi sunulabilir ve tedavi süreci daha sağlıklı yürütülebilir.